Ana içeriğe atla

KRAL KAYBEDERSE (ROMAN)


Bir psikriyatristin romanı.
Kendinden başka kimseyi sevmeyen, sevgiye muhtaç Kenan'ın hikayesi anlatılıyor bu kitapta. Gülseren Hanım'ın hastası Kenan Beyin yıllarca terapi edilme süreci ve daha önce ve sonrası anlatılıyor bu romanda.
Bir Arap atasözü der ki : Men dakka dukka. Yani ne yaparsan başına gelir demek gibi bir şey.
Kenan da çevresindekileri çok üzdüğü için daha sonra da kendisi aynıyla muamele görüyor. Gülseren Hanım onun iç dünyasına, bilindışına inerek bize onun neden böyle davrandığını açıklamaya çalışıyor.

Sevgili arkadaşlar bu romanla ilgili başka yorumlar yapmak isterseniz. Yorum kısmına yazmanız yeterli.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fuzuli'nin Gazelleri

GAZEL - 1 1. Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana 2. Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana

OĞLUM-HİkÂYE

Bu öykümü özel çocukları olan dünyanın en özel en fedakar annelerine armağan ediyorum. Sevgimle... OĞLUM Doktorun muayenehanesinden çıktığımızda, şu an da olduğu gibi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Eşim, çocuğumuzda bir tuhaflık var dediğimde, bana kızıp, küfrettiği gibi, doktora küfretmeye başladı. “Aslan gibi oğlumu, neden psikiyatra götüreyim” diye söylenip, durdu. O yıllar, Sivas’ta çocuk psikiyatrı değil, psikiyatr bile yoktu. Mahmut’umu, Ankara’ya bir psikiyatra götürmek için, babasını ikna edebildim. Nasıl ikna edebildiğimi ne düşünmek, ne de söylemek istiyorum. Ankara’da, çocuk psikiyatrının teşhis koyması çok uzun sürmedi. Gözlerime baktı, “Mahmut otistik” dedi. Otistik… Otizm ne ola… Otistik ne ola… İlacı… Nasıl ilacı olmaz… Vardır bir ilacı… Yok mu? Peki, kaç yaşında geçer… Hiç geçmez mi… Ben iyi bir annemiyim… Babasına yazıklar mı olsun… Olsun be doktor, babasına yazıklar olsun, nasıl anladın ki bunları… Mahmut’umun sırtında dayak...