Ana içeriğe atla

Fuzuli'nin Murabbaları

MURABBA - 1
1.
Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım
Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım
Ne dersin rüzgârım böyle mi geçsin güzel hanım
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
2.
Esir-i dam-ı aşkın olalı senden vefa görmem
Seni her kanda görsem ehl-i derde aşina görmem
Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
3.
Değer her dem vefasız çerh yayından bana bin ok
Kime şerh eyleyem kim mihnet ü enduh u derdim çok
Sana kaldı mürüvvet senden özge hiç kimsem yok
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
4.
Gözümden dembedem bağrım ezip yaşım gibi gitme
Seni terk eylemezem çün ben beni sen dahi terk eyleme
İgen hem zalim olma ben gibi mazlumu incitme
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
5.
Fuzuli şive-i ihsanın ister bir gedayındır
Dirildikçe seg-i kuyun ölende hak-i payındır
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün ray rayındır
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım

Fuzuli
Aruz Kalıbı: mefaîlün / mefaîlün / mefaîlün / mefâîlün

Günümüz Türkçesiyle
Murabba, dörder mısralı bendlerle yazılan bir nazım şeklidir, tik bendin mısraları birbiriyle kafiyeli, diğer bendlerin ilk üç mısrası kendi arasında, son mısrası ise ilk bendle kafiye­lidir. Bazen son mısra diğer bendlerde tekrar eder.
1. Senin yüzünden perişan bir duruma düştüm, ama sen bu zavallı halimle ilgilenmedin (bana acımadın). Senin aşkın sebebiyle derde düştüm, ama sen derdime çare bulmadın. Gözüm, cânım efendim, sevdiğim, devlet­li sultanım. Benim hayatım, vakitlerim hep böyle mi geç­sin, ne dersin güzel sultanım?
2. Aşkının tuzağının esiri olduğumdan beri senden vefa görmedim. Zaten seni her nerede görsem dertlilere yakın olduğunu, onlarla ilgilendiğini görmüyorum. Vefa ve aşinalık konusundaki bu âdetini sana yaraşır görmüyorum. Gözüm, camm efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
3. Her an vefasız feleğin yayından bana bin ok değer. Kime anlatayım, benim mihnetim, tasam, derdim öyle çok ki! Elimden tutmak, iyilik etmek sana kaldı, senden başka hiç kimsem yok! Gözüm, cânım efendim sevdiğim devletli sultanım.
4. Her an bağrımı ezip gözümden akan (kanlı) gözyaşı gibi sen de gitme! Ben seni madem terk etmiyo­rum, sen de beni terk etme. Hem bu kadar zalim de olma, benim gibi bir mazlumu incitme. Gözüm, canım efendim, sevdiğim, devletli sultanım.
5. Fuzûlî senden iyilik dileyen bir dilencidir. Ha­yatta oldukça kulun köpeğin, öldüğünde de ayağının top­rağıdır. İster öldür, ister bırak, dilediğini yap ona. (Bu konuda) hüküm senin, görüş şenindir. Gözüm canım efendim, sevdiğim, devletli sultanım


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fuzuli'nin Gazelleri

GAZEL - 1 1. Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana 2. Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana

OĞLUM-HİkÂYE

Bu öykümü özel çocukları olan dünyanın en özel en fedakar annelerine armağan ediyorum. Sevgimle... OĞLUM Doktorun muayenehanesinden çıktığımızda, şu an da olduğu gibi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Eşim, çocuğumuzda bir tuhaflık var dediğimde, bana kızıp, küfrettiği gibi, doktora küfretmeye başladı. “Aslan gibi oğlumu, neden psikiyatra götüreyim” diye söylenip, durdu. O yıllar, Sivas’ta çocuk psikiyatrı değil, psikiyatr bile yoktu. Mahmut’umu, Ankara’ya bir psikiyatra götürmek için, babasını ikna edebildim. Nasıl ikna edebildiğimi ne düşünmek, ne de söylemek istiyorum. Ankara’da, çocuk psikiyatrının teşhis koyması çok uzun sürmedi. Gözlerime baktı, “Mahmut otistik” dedi. Otistik… Otizm ne ola… Otistik ne ola… İlacı… Nasıl ilacı olmaz… Vardır bir ilacı… Yok mu? Peki, kaç yaşında geçer… Hiç geçmez mi… Ben iyi bir annemiyim… Babasına yazıklar mı olsun… Olsun be doktor, babasına yazıklar olsun, nasıl anladın ki bunları… Mahmut’umun sırtında dayak...