Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Osmanlıca Merakı

60-70 yıl önce Osmanlıca meraklısı bir edebiyat öğretmeni, öğrencilerine sürekli şunu söylermiş: -Dersimde herkes Osmanlıca konuşacak, sorduğum sorulara Osmanlıca cevap verecek, yeni Türkçe konuşmak yok. Soğuk bir kış günü o öğretmen,sınıfın ortasındaki büyük sobaya yanaşıp, arkası sobaya dönük vaziyette dersini anlatırken, sobadan sıçrayan bir kıvılcım öğretmenin ceketinin arkasını tutuşturmuş Parmak kaldırıp söz isteyen öğrenci başlamış konuşmaya: -Efendim, arka cenahınızdaki sobanın derunundaki parça-i nârdan kopan bir şerare, şahsınız istikametine tevcihlenerek,ceketinize sirayet etmiştir ve dahi mabadınıza intikal etmek üzre revan olmaktadır. Öğretmen arka tarafında giderek artan ısının da etkisiyle olayı anlayınca,sinirlenerek öğrenciye cevap vermiş: -Evladım şuna g.tün yanıyor desene, ne uzatıyorsun.

ÇELİK ÇOMAK-NERMİ UYGUR

ÇELİK ÇOMAK       Üç adım önüme düşüverdi. Ne kımıltı ne de ses. Rengi de taşların renginde. Sol yanımdan geçerken çıkardığı vınlamayı işitmeseydim hiçbir şeyden haberim olmayacaktı benim. Durup beklemeye kalmadı bir çocuk belirdi. Yağlıymış tabanları. Uzmanca baktı çeliğe. Yüzündeki sevinci görmeliydiniz, sevinince böyle sevinmeli insan. Yaklaştım biraz. Ortada kısacık gövdesi vardı çeliğin. Taşın toprağın arasında kaybolmuştu iki uç birden. Soluya soluya öbür çocuk yetişti arkadan. Durumu anlamıştı bile. Güvenle inceledi gene de çeliği. Yumuşacık bir yatağa boylu boyunca kılıç uzatır gibi çomağını yere koydu. Sonra da kendisi yattı yüzükoyun. Çeliğin dolaylarını şöyle bir iki üfledi. Doğrulurken baktım, öbürünü bırakmış gelmiş, onun yüzüne konmuş- tu sevinç. Sağ avucunun içinde okşadı çomağı. Ne iyi yapmıştı demin adamakıllı sivriltmekle çınar dalını. Az buçuk körlense de ekmek bıçağı n’olurdu yani? Terazilediği çomakla yerden kesti çeliği. Sonra öyle bir vurdu ki beli

Aydın Olmanın Koşulu-Çetin Altan

Neyin, neden olduğunu bir gerekçe bulup açıklayamazsanız, aydın kişi sayılmazsınız. Her olayın nedenini açıklayacaksınız, ancak açıklama yaparken de ortalığı fazla dalgalandırma-yacaksınız. Kıvrak zekâlı aydın kişi olmanın koşulu budur. *** Örneğin, çocuk her yıl sınıfta çakıyor. Anne sızlanıp durmada, baba küplere biniyor. Bu olayın nedenine en uygun gerekçe nasıl bulunur? Yaşından ötürü bunalım geçiriyor. *** Çocuğun sersem olduğu için değil de, yaşından ötürü bunalım geçirdiğinden tembellik ettiği için sınıfta kaldığı gerekçesi pek bilimsel sayılmaz. Sayılmaz ama anneyle babayı rahatlatır. Sıkışırsan, - Eğitim bozuk efendim, düzen sorunu, dersin, paçayı kurtarırsın. *** Çocuk sınıfta çakınca demek ki anneyle babayı kızdırmadan gösterebileceğiniz iki gerekçe var. Biri: - Yaşından ötürü bunalım geçiriyor. Öteki: - Eğitim bozuk efendim, düzen sorunu... *** Adam her akşam kafayı çekiyor, sonra da, - Kül tablasını niye dökmediniz, yahut, - Neden soğuk değil bu su, diye hır çıkarıp cam

TİMUR'UN FİLLERİ

Timur, Akşehir'e bir erkek fil getirmiş. Başıboş gezen fil, bağlara bahçelere büyük zarar veriyormuş. Filden bıkan Akşehirliler, nihayet Hoca'ya gitmişler: - Hoca, bu Timur senin sözünü dinler. Şu filin bir çaresine baksan, demişler. Hoca kabul etmiş. Yarın hep birlikte gidip derdimizi anlatalım, demiş. Ertesi gün Hoca önde ahâli arkada Timur'un yanına gitmek üzere yola çıkmışlar. Ama her yol ayrımında birkaç kişi gruptan ayrılıyormuş. Hoca Timur'un karşısına geldiğinde bakmış ki arkasında hiç kimse yok. Bunun üzerine Hoca Akşehirlilere bir ders vermek ister. Timur'a: - Efendim. Biz Akşehirliler olarak getirmiş olduğunuz fili çok sevdik. Ama hayvancağız yalnızlıktan olsa gerek, çok huzursuz. Ahâli bu filin dişisini de getirmenizi istiyor, der. Timur, bu sözlerden hoşlanır. Akşehirlilerin isteğini yerine getireceğini söyler. Timur'un yanından ayrılan Hoca, kendisini beklemekte olan halkın yanına varınca halk merakla sorar. Hoca gülerek cevap verir: