Ana içeriğe atla

TİMUR'UN FİLLERİ



Timur, Akşehir'e bir erkek fil getirmiş. Başıboş gezen fil, bağlara bahçelere büyük zarar veriyormuş. Filden bıkan Akşehirliler, nihayet Hoca'ya gitmişler:

- Hoca, bu Timur senin sözünü dinler. Şu filin bir çaresine baksan, demişler.

Hoca kabul etmiş. Yarın hep birlikte gidip derdimizi anlatalım, demiş. Ertesi gün Hoca önde ahâli arkada Timur'un yanına gitmek üzere yola çıkmışlar. Ama her yol ayrımında birkaç kişi gruptan ayrılıyormuş. Hoca Timur'un karşısına geldiğinde bakmış ki arkasında hiç kimse yok. Bunun üzerine Hoca Akşehirlilere bir ders vermek ister. Timur'a:

- Efendim. Biz Akşehirliler olarak getirmiş olduğunuz fili çok sevdik. Ama hayvancağız yalnızlıktan olsa gerek, çok huzursuz. Ahâli bu filin dişisini de getirmenizi istiyor, der.

Timur, bu sözlerden hoşlanır. Akşehirlilerin isteğini yerine getireceğini söyler.

Timur'un yanından ayrılan Hoca, kendisini beklemekte olan halkın yanına varınca halk merakla sorar. Hoca gülerek cevap verir:

- Müjdeler olsun. Belanın dişisi de geliyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fuzuli'nin Gazelleri

GAZEL - 1 1. Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana 2. Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana

OĞLUM-HİkÂYE

Bu öykümü özel çocukları olan dünyanın en özel en fedakar annelerine armağan ediyorum. Sevgimle... OĞLUM Doktorun muayenehanesinden çıktığımızda, şu an da olduğu gibi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Eşim, çocuğumuzda bir tuhaflık var dediğimde, bana kızıp, küfrettiği gibi, doktora küfretmeye başladı. “Aslan gibi oğlumu, neden psikiyatra götüreyim” diye söylenip, durdu. O yıllar, Sivas’ta çocuk psikiyatrı değil, psikiyatr bile yoktu. Mahmut’umu, Ankara’ya bir psikiyatra götürmek için, babasını ikna edebildim. Nasıl ikna edebildiğimi ne düşünmek, ne de söylemek istiyorum. Ankara’da, çocuk psikiyatrının teşhis koyması çok uzun sürmedi. Gözlerime baktı, “Mahmut otistik” dedi. Otistik… Otizm ne ola… Otistik ne ola… İlacı… Nasıl ilacı olmaz… Vardır bir ilacı… Yok mu? Peki, kaç yaşında geçer… Hiç geçmez mi… Ben iyi bir annemiyim… Babasına yazıklar mı olsun… Olsun be doktor, babasına yazıklar olsun, nasıl anladın ki bunları… Mahmut’umun sırtında dayak...