Ana içeriğe atla

Osmanlıca Merakı

60-70 yıl önce Osmanlıca meraklısı bir edebiyat öğretmeni, öğrencilerine sürekli şunu söylermiş:
-Dersimde herkes Osmanlıca konuşacak, sorduğum sorulara Osmanlıca cevap verecek, yeni Türkçe konuşmak yok.
Soğuk bir kış günü o öğretmen,sınıfın ortasındaki büyük sobaya yanaşıp, arkası sobaya dönük vaziyette dersini anlatırken, sobadan sıçrayan bir kıvılcım öğretmenin ceketinin arkasını tutuşturmuş
Parmak kaldırıp söz isteyen öğrenci başlamış konuşmaya:
-Efendim, arka cenahınızdaki sobanın derunundaki parça-i nârdan kopan bir şerare, şahsınız istikametine tevcihlenerek,ceketinize sirayet etmiştir ve dahi mabadınıza intikal etmek üzre revan olmaktadır.
Öğretmen arka tarafında giderek artan ısının da etkisiyle olayı anlayınca,sinirlenerek öğrenciye cevap vermiş:
-Evladım şuna g.tün yanıyor desene, ne uzatıyorsun.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fuzuli'nin Gazelleri

GAZEL - 1 1. Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana 2. Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana

OĞLUM-HİkÂYE

Bu öykümü özel çocukları olan dünyanın en özel en fedakar annelerine armağan ediyorum. Sevgimle... OĞLUM Doktorun muayenehanesinden çıktığımızda, şu an da olduğu gibi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Eşim, çocuğumuzda bir tuhaflık var dediğimde, bana kızıp, küfrettiği gibi, doktora küfretmeye başladı. “Aslan gibi oğlumu, neden psikiyatra götüreyim” diye söylenip, durdu. O yıllar, Sivas’ta çocuk psikiyatrı değil, psikiyatr bile yoktu. Mahmut’umu, Ankara’ya bir psikiyatra götürmek için, babasını ikna edebildim. Nasıl ikna edebildiğimi ne düşünmek, ne de söylemek istiyorum. Ankara’da, çocuk psikiyatrının teşhis koyması çok uzun sürmedi. Gözlerime baktı, “Mahmut otistik” dedi. Otistik… Otizm ne ola… Otistik ne ola… İlacı… Nasıl ilacı olmaz… Vardır bir ilacı… Yok mu? Peki, kaç yaşında geçer… Hiç geçmez mi… Ben iyi bir annemiyim… Babasına yazıklar mı olsun… Olsun be doktor, babasına yazıklar olsun, nasıl anladın ki bunları… Mahmut’umun sırtında dayak...