Ana içeriğe atla

BİR ATIN ÇIĞLIĞI


Ben annemin karnında iken, bazen acı acı titrerdi bedeni hissederdim. Sonra doğdum. Onun simsiyah saçlarını gördüm ilk. Birkaç gün sonra ayırdılar yanından. Sadece akşamları bir araya geliyorduk ve ben sütümü içerken, annem sereserpe yatardı sessiz sedasız. Bir zaman sonra annemle beraber beni de çıkarmaya başladılar dışarı. Annemi bir arabanın önünde iki kalın tahtanın arasına bağladılar önce. Sonra ağzına bir demir parçası soktular. Gözlerinin iki tarafını kapattılar. Beni de hemen yanıbaşına bağladılar kısacık bir iple. Birileri gelip o arabaya biniyordu ve bu olunca anneme vura vura koşturuyorlardı. Bütün gücümle arkasından yetişmeye çalışıyordum. Günün birinde anneme vururlarken ondan sekerek bana çarpmıştı o kırbaç... O an yaşadığım acıyı hiç unutmadım. Annem küçücük bir otlak görse yavaşlardı, duraksardı. Hiç anlamazdım. Meğer aç bırakıp koştururlarmış annemi. Tok karnına koşarsa çatlarmış... Çok dövdüler benim annemi. Ve günün birinde pes edip, yığıldı hemen yanıma. Ona bağlı olduğum ip altında kaldı ve boynum tamda annemin yüzüne doğru eğildi. Onun o halini hiç görmek istememiştim ama gözlerim gözlerine yapıştı ve son nefesine kadar bırakmadı bana bakmayı. Yerden kaldırmak için hiç durmadan vurmaya devam ettiler. Ama kalkamadı. Çözdüler bütün o lanet olası kilitleri ve annemi yol kenarına çekip oracıkta bıraktılar. Yerine beni bağladılar sonra. Artık acı çekmeyecek diye sevinirken, dönüp anneme son kez bakmak istedim ama boynumu çeviremedim. Siz hiç içiniz cayır cayır yanarken, can parçanızın gidişine sevindiniz mi ?... Vücudunuzu saran kırbaç darbelerini, tebessüm ederek karşıladınız mı ? İşte o yolun kenarında annemi bıraktığım zaman ben yaşadım. 2 yıl geçti üzerinden. Hiç istemesemde maalesef yakında bir bebeğim olacak… N'olur gelmeyin, n'olur binmeyin bu arabalara. Yalvarırım benim yaşadıklarımı bebeğime yaşatmayın… 10 dakikalık keyfiniz için, almayın canımızı… N'olur… Bu katliama ortak olmayın..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fuzuli'nin Gazelleri

GAZEL - 1 1. Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana 2. Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana

OĞLUM-HİkÂYE

Bu öykümü özel çocukları olan dünyanın en özel en fedakar annelerine armağan ediyorum. Sevgimle... OĞLUM Doktorun muayenehanesinden çıktığımızda, şu an da olduğu gibi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Eşim, çocuğumuzda bir tuhaflık var dediğimde, bana kızıp, küfrettiği gibi, doktora küfretmeye başladı. “Aslan gibi oğlumu, neden psikiyatra götüreyim” diye söylenip, durdu. O yıllar, Sivas’ta çocuk psikiyatrı değil, psikiyatr bile yoktu. Mahmut’umu, Ankara’ya bir psikiyatra götürmek için, babasını ikna edebildim. Nasıl ikna edebildiğimi ne düşünmek, ne de söylemek istiyorum. Ankara’da, çocuk psikiyatrının teşhis koyması çok uzun sürmedi. Gözlerime baktı, “Mahmut otistik” dedi. Otistik… Otizm ne ola… Otistik ne ola… İlacı… Nasıl ilacı olmaz… Vardır bir ilacı… Yok mu? Peki, kaç yaşında geçer… Hiç geçmez mi… Ben iyi bir annemiyim… Babasına yazıklar mı olsun… Olsun be doktor, babasına yazıklar olsun, nasıl anladın ki bunları… Mahmut’umun sırtında dayak...