Ana içeriğe atla

Filmle Eğitim

Kısa filmlerle veya filmlerin bazı yerlerinden gösterilen kesitlerle işlenen konuya uygun video gösterimi eğitimi daha kalıcı yapıyor.
Öğrenciler arası iletişim sıkıntısı, disiplin ve öğrencilerin devam problemleriyle ilgili birçok konuda kullanılıyor.
Avrupa ve Amerika'da birçok üniversite bunu uygulamakta. Bizde ise yeni yeni gelişmeye başlıyor.
Öğrencilere yaşadığı probleme uygun olarak da izletilen videolar, onların problemlerle sadece kendilerinin değil başkalarının da karşılaşmış olabileceği fikrini uyandırması bakımından önemli.
Özellikle öğrencilerde merhamet, iyilik, anne babaya hürmet, arkadaşlık, dostluk gibi değerlerin oluşumunda etkili bir yöntem.

Tabii ki her film eğitime uygun değil.
Aşağıda verilen filmler bazı değerleri kazanmada etkili olabilir. Bu filmler:
Reis Bey: Merhamet duygusu kazanmak için
Dönüş: Çocuklarıyla iletişim eksikliği yaşayan babalar için.
Forrest Gump: Çalışmanın ne kadar önemli olduğu, zekanın her şey demek olmadığı
Sakıncalı Düşünceler: Bir öğretmenin zeki ve sorunlu öğrencileri topluma kazandırma uğruna yaptığı fedarlıklar
İmparatorlar Klübü: Baskı altında öğrencilerine edebiyat ve şiiri sevdirmeye çalışan bir öğretmenin hikayesi.
Ölü Ozanlar Derneği: Sıradışı bir öğretmen ve eğitim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fuzuli'nin Gazelleri

GAZEL - 1 1. Dostum âlem seninçün ger olur düşmen bana Gam degil zira yetersin dost ancak sen bana 2. Aşka saldım ben beni pend almayıp bir dosttan Hiç düşmen eylemez anı kim ettim ben bana

OĞLUM-HİkÂYE

Bu öykümü özel çocukları olan dünyanın en özel en fedakar annelerine armağan ediyorum. Sevgimle... OĞLUM Doktorun muayenehanesinden çıktığımızda, şu an da olduğu gibi gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Eşim, çocuğumuzda bir tuhaflık var dediğimde, bana kızıp, küfrettiği gibi, doktora küfretmeye başladı. “Aslan gibi oğlumu, neden psikiyatra götüreyim” diye söylenip, durdu. O yıllar, Sivas’ta çocuk psikiyatrı değil, psikiyatr bile yoktu. Mahmut’umu, Ankara’ya bir psikiyatra götürmek için, babasını ikna edebildim. Nasıl ikna edebildiğimi ne düşünmek, ne de söylemek istiyorum. Ankara’da, çocuk psikiyatrının teşhis koyması çok uzun sürmedi. Gözlerime baktı, “Mahmut otistik” dedi. Otistik… Otizm ne ola… Otistik ne ola… İlacı… Nasıl ilacı olmaz… Vardır bir ilacı… Yok mu? Peki, kaç yaşında geçer… Hiç geçmez mi… Ben iyi bir annemiyim… Babasına yazıklar mı olsun… Olsun be doktor, babasına yazıklar olsun, nasıl anladın ki bunları… Mahmut’umun sırtında dayak...